CumhuriyetZekeriya Temizel
25 Şubat 2005
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun SEKA İzmit İşletmesi'nin kapatılması kararına karşı çalışanların direnişi sürüyor.
Yüzlerce çalışan, ''fabrikanın mekanik atölyesine'' kendilerini kapatmış bir çözüm üretilmesini bekliyor.
Cumhuriyet dışındaki yayın organları bu onurlu direnişe duyarsız.
Peki SEKA işçileri neden direniyor?
SEKA işçilerinin, aileleriyle birlikte direnmelerinin nedeni işlerini kaybetme endişesi mi?
Yetkililerin; ''eski teknoloji ile çalışan verimsiz bir işletme üretime zorlanıyor, fabrikayı işletmek yerine işçiler evde oturup ücretlerini alsalar daha az zarar ederiz'' gibi sözlerinde gerçeklik payı var mı?
Yoksa direniş, ulusal sanayiyi yok ederek, ülkeyi, kâğıt gibi çok önemli stratejik bir üründe bile, dışa bağımlı hale getiren politikalara karşı son bir direniş mi?
Bu soruların yanıtı için, DİE verilerinden derlenen ve aşağıda yer alan iki tablonun dikkatlice incelenmesi gerekiyor.
Birinci tablo son on yılda kâğıt, karton ve kâğıt hamurundan üretilen ürünlerin ithalatına yapılan ödemeleri Amerikan Doları olarak gösteriyor.
Yıllar | Toplam Kâğıt İthalatı(Milyon Dolar) |
1996 | 710.7 |
1997 | 698.2 |
1998 | 707.4 |
1999 | 735.8 |
2000 | 927.4 |
2001 | 635.8 |
2002 | 831.4 |
2003 | 1.140.2 |
2004 | 1.496.0 |
Toplam | 7.883.1 |
İkinci tablo ise bazı türler itibarıyla ülkemizdeki kâğıt üretimin son beş yılda geldiği durumu özetliyor.
Kâğıt Çeşidi | 2000 | 2004 |
Gazete Kâğıdı | 127.528 | Üretim Yok |
Yazı Kâğıdı | 142.609 | 79.695 |
Sargılık Kâğıt | 20.455 | 5.050 |
Kraft Torba Kâğıt | 41.381 | Üretim Yok |
Karton | 212.131 | 170.175 |
Oluklu Mukavva | 122.500 | Üretim Yok |
Birinci tablonun ortaya koyduğu çarpıcı gerçek şu: ''Ülkemiz son on yılda kâğıt ithalatına 7 milyar 883 milyon dolar ödemiş. Kâğıt ithalatına ödenen döviz son on yılda yüzde yüz artmış.'' İkinci tablonun ortaya koyduğu gerçek ise; Türkiye'de kâğıt üretimi bitirilmiş. Üretim yüzde altmış oranında düşmüş.
1991 yılından beri özelleştirme kapsamında bulunan SEKA işletmelerinde, bugün için, üretim teknolojisinin geri, maliyetlerin de yüksek olduğu gerçek. İleri teknoloji ve düşük maliyetlerle üretim yapan yabancı fabrikalarla rekabet etmesi ise çok zor.
Özelleştirmeye gerekçe yaratmak amacıyla bilinçli olarak yaratılan bu sorunların çözümü ise, işletmelerin kapatılarak yüzlerce çalışanının kapı önüne bırakılması değil.
Geçmişte de defalarca dile getirildi; 1990'lı yılların ortasında tüm işletmeleri için 50 milyon dolarlık yatırım yapsaydı, SEKA'nın hem kalite hem de fiyat olarak, Dünya koşullarında rekabet edebilecek ürünler üretmesi işten bile değildi. Üstelik bu kaynağı kent merkezlerinde kalmış bazı arsalarını değerlendirerek hisselerinin bir kısmını borsada satarak sağlayabilecek durumdaydı.
Bu yapılmamış, kuruldukları yıllarda teknolojinin tüm olanaklarını kullanarak üretim yapan bu kuruluşlar özelleştirme bataklığında çürümeye terk edilmiştir.
Yapılan çalışmalar bugün de SEKA işletmelerinin, kısa sürede kendini amorti edecek yatırımlarla, rekabet gücüne sahip üretim ünitelerine dönüşeceğini gösteriyor. Son on yılda kâğıt ithalatına 7.8 milyar dolar, 2004 yılında da bir buçuk milyar dolar ödeyen Türkiye'nin beş altı milyon dolarlık yatırım için kaynak bulamadığını söylemesi inandırıcı olamıyor.
SEKA işçisi bu gerçeği biliyor ve bunun için direniyor.
Bu direniş doğru değerlendirilmeli, çünkü savunulan ulusal çıkarlar.